Monday, September 15, 2008


YAŞAMA KENDİNİ BIRAKMAK

İşe geri döndükten sonra ulaştığım yeni ruh halini kaybetmemek, yeni bir dibsiz kuyuya düşmemek için huni teorisini ve Doris Helga'nın önerilerini sabahları okuyup gün içinde aklımdan çıkarmamaya çalışıyordum.

Bir sabah yine canım sıkkın bir şekilde uyandım. Yaşamımda bir değişiklik istiyordum.Kendimi bu hisse bıraktım, yeni insanlarla tanışıp,yeni gruplara katılmak istediğimi fark ettim.Sonra işe gittim.

İşyeri sabahtan çok sıkıcıydı.Bendeki değişimlere tepkiler geliyordu.(İleride Harriiet G. Lerner'dan ve kitaplarından bahsedeceğim.) İnsanlar beni eski durumuma göndermek için bir gayret içindeydiler. Tüm sinirim üstümdeyken cep telefonum çaldı. Arayan kedila idi. Beni yenilerde tanıştırdığı bir arkadaşının daveti vardı. Öğlen yemeğe "etki insan" merkezine gitmeyi ve beni oradaki eğitmenlerden biri ile tanıştırmayı teklif ediyorlardı. "Orası uzak, gelirsem geç kalırım, burada ortam gergin" dedim ve telefonu kapattım. Teklif bile beni sinirlendirmişti. Benim geç kalmam gerekirken beni nasıl yeni bir ortama çağırabilirlerdi. Gideceğiz,tanışacağız ve ben ceee!diyip geri döneceğim. Benim zaten ne zaman şansım dönerdi.

İşte bu düşünceler kafamdan geçerken saçmaladığımın farkına vardım ve sabahki düşüncelerim aklıma geldi. Hani kendini yaşama bırakmak ilkesi?Öğle tatili engeli gerçekten varmıydı? Bir ara çözüm yok muydu? 10 dakikada gitsem, 10 dakikada geri dönsem yeni tanışacağım yeni insanlara ayırabilirdim.Bu da ilk tanışma için fena bir zaman değildi. Hemen kedilayı aradım ve onlara katıldım.

Çok hoş bir yemekti. İşe biraz geç kaldım kalmasına ama yeni bir adım attığımı hissediyordum.Yeni insanlar, yeni açılımlar beni bekliyordu.

No comments: